Reklam

"Sessizlik"in Sesi "What The Hell"


What the Hell, B.A.P'nin en sert sözlere sahip en kızgın söylediği şarkısı. Peki neden? 

Bang Yongguk'un What The Hell'i Silenced filminden esinlenerek yazdığını biliyor muydunuz? Biz de öğreneli çok olmadı. Bu bilgi olmadan önce de çok şey ifade eden bu şarkıya gelin bir de bu bilgi ile bir göz atalım.

Fotoğraf çevirisi: "What the Hell "Silenced" filminden."

Şarkının çevirisi:


Silenced (Do-ga-ni), Kore'de gerçekleşen gerçek bir trajedinin öyküsünü anlatıyor. 2005 yılında duyma yeti kaybı olan çocukların bulunduğu bir okulda çocukların müdürleri ve öğretmenleri tarafından şiddet görüp tecavüze uğradıkları ortaya çıkıyor ve dava açılıyor. Ancak dava sonucu adaletten yana olmuyor. Yetersiz kanıttan dolayı suçlular 1 yıldan daha az bir cezaya çarptırılıyorlar. Bu olayı önce Gong Jiyoung bir kitabında anlatarak duyuruyor ve ardından 2011 yılında Silenced filmi ile tekrar o çocukların sesi olunuyor. 

İşte bu noktada What the Hell de bu olayı anlatan, o çocukların sesi olan şarkı olarak karşımıza çıkıyor. 

What the Hell, "Adaletsiz ve yanlış sistem. Demek istediğimi anlıyor musun?" sorusu ile başlıyor.

 Do-ga-ni olayına baktığımızda tüm bu olayların asıl sebebinin adaletsizlik ve sistemin düzgün çalışmaması olduğunu görüyoruz. Neden mi? Aslında çocuklar tecavüze uğradıklarını başta gizlemiyorlar. Durumu yurttan kaçarak polise bildiriyorlar ama okul idaresi polis memurunun ağzını para ile kapatıyor. Daha sonra sosyal hizmetler uzmanı tecavüz durumunu hem Milli Eğitim Bakanlığına hem de belediyeye bildiriyor ama ikisi de bu durumla ilgilenen kurumun kendileri olmadığını söylüyor. Polis ise hiç bakmadan savcılığa gitmelerini söylüyor. Filmin ilerleyen sahnelerinde hukuk sisteminde hakimlik geçmişi olan avukatlara adaleti sarsan imtiyazların verildiğini görüyoruz. İlk davalarında bu avukatların savunmaları hakim tarafından bir puan önde başlıyor. Baktığımızda rüşvetle, devletin kurumsal açıklarıyla, sorunlu bir hukukla yürütülmekte olan sistem yanlış. Dava sonucunda bir tecavüzün olduğu ortaya çıkmasına rağmen verilen 5-6 aylık cezalar da adaletin olmadığını gösteriyor.

"Fazla sessizlik gerçekleri örtbas eder."

Yaşanılan olaydaki çocuklar duyamıyor, bu sebeple de konuşamıyor. Sözde kastedilen "fazla sessizlik" bu çocuklar konuşamadığı için oluşuyor ve gerçekler ortaya çıamıyor. Bir başka açıdan bakarsak olayı bilenler de susuyor, gerçeğin üstü kapatılıyor. 

"Sahte bir maske takıp söylüyorsunuz duygusuz sözler" 

Bu cümle pek çok şeyi ifade ediyor. İlki, çocuğa tecavüz edip şiddet uygulayan öğretmenin başkalarının önünde "kalbini bana açmalısın" tarzında sahte sözler söylediğini görüyoruz. İkincisi ise okul müdürünün herkesçe saygı değer iyi bir insan sanılması. Hatta koyu bir Hristiyan olduğunu, kullandığı dini maske sayesinde insanların onu körü körüne savunduğunu görüyoruz. Sonuncusu ise çocukların ailelerine "uzlaşma" için göstermelik bir özür dinlenip para verilmesi. Ailelerin uzlaşma olayında akrabaların da büyük bir payı oluyor. Yani toplum da sözde duyarlı iken işin içine para girince gözü dönüyor.

"Bu çocukları teker teker bırakıyor yalnız ve yaralı" 

Mahkemede çocukların haklı olduğuna inanan kişiler onlar gibi duyma yeti kaybı olanlardı. Kullanılan "iyilik ve din" maskeleri sayesinde kimse çocukların yanında olmadı. Hatta bunun iftira olduğuna inanıldı. Bu davanın açılmasına sebep olan, çocukların yanında olan öğretmenin yüzüne tükürüldü. Uzlaşmaya varan aileler çocuklarını yalnız ve acı içinde bıraktı ki bu sahneyi yürek yakan şu replik çok güzel anlattı. 


"Ortada bir suçun olması ama suçlunun olmaması mantıklı mı?" 

Şiddet ve tecavüz... Emniyet dahil hiçbir devlet kurumunun bu suçla ilgilenmediğini gördük. Medyaya çıkmasa, halk tepki göstermese çocukların itirafları ve doktor raporu kimsenin umrunda olmayacaktı. Kimse "Bu suçu kim işledi?" diye sormayacaktı. 

"Sesini çıkaramayanlar ile hayatını yaşayanlar arasında büyük fark var."

Bir yanda uğradıkları trajediyi anlatamayan bu çocukların dramı öte yanda aldıkları rüşvetlerle karınlarını doyuranların hayatı... Aradaki farkı anlamak zor değil. 

"Kim tutacak onların elinden?

Filmde öğretmen beyin hasta bir kızı var. Bu okula da kızının tedavi masraflarını karşılayabilmek için gelmiş. Gördüğü trajedinin ardını bırakmayıp dava ile savaşırken işinden oluyor. Annesi durumu öğrenince "İnsanlar bilmedikleri için mi susuyor sanıyorsun? Kızından daha mı önemli bu çocuk?" diye soruyor. Öğretmen de şu cevabı veriyor: "Şimdi onun elini bırakırsam kızıma iyi bir baba olamam." İşte bu şarkı sözü ile buraya bir gönderme var. Herkes sussun, biz susalım, peki kim bu çocukların elinden tutacak?

"Olamaz, bu beni boğuyor. Haykırsam bile kimse bana yardım etmeyecek" 

Filmde tecavüz edenlerin arkası hep kollandı. Hatta bir sahnede tuvalette tecavüze uğrarken bağıran bir kız çocuğunu öğretmeni duyuyor. Tam kapıyı açacak ki okulun güvenliği kızlar tuvaletine giremezsin, diyerek mani oluyor. Güvenlik, içeride ne olduğunu bilmesine rağmen çocukların zaman zaman garip sesler çıkardığı yalanını söylüyor. Şarkı sözünde söylediği gibi, haykırdıklarında kimse yardım etmiyor. 

"İmdat, boğuluyorum. Kurtulmaya çalışsam bile, karşı koysam bile sana, neden?" 

Burası, çocukların tecavüz ve şiddet anlarındaki o çaresizliklerini anlatan kısım.

"Ne halt ettiğini sanıyorsun? Bunların hepsini sana ödeteceğim. Seni bulacağım, bekle dünyanın sonunu. Ne halt ettiğini sanıyorsun? Ölsem bile intikamımı alacağım. Bekle ve gör, bir gün sen yenileceksin." 

Yukarıda repliğini koyduğumuz erkek çocuğunun kardeşi tecavüze daha fazla dayanamayınca kendini trenin önüne atarak intihar ediyor. Ağabeyi de tek velisi olan büyük annesi karşı tarafla uzlaşma yapınca kardeşinin ve kendinin yaşadıklarını mahkemede anlatma hakkını kaybediyor. Dava sonucunda tecavüzcülerine verilen cezayı görünce de kendi adaletini kendi sağlamak istiyor ve kardeşinin ölmesine sebep olan öğretmenini bıçaklıyor. Aralarında geçen arbede sonrası öğretmeniyle birlikte bir trenin altında kalıyor ve ölüyor. Yani ölse bile intikamını alıyor. 

"Sorun dünyayı yöneten güçte. Ormanın kanunu tam olarak ne? Neden iyiler ve kötüler parayla bölünür ve neden bu alçakça savaşta yalnızca zayıflar ölür?" 

Film boyunca sürekli bir rüşvetin döndüğünde bahsettik. Tecavüze uğrayan çocuklar aileleri olmayan ya da aileleri de engelli olan çocuklardı. Yani zayıfın bile zayıf olanı seçilmişti. 

"Gerçekler örtbas ediliyor. TV ve  radyo gözlerinizi skandallarla kapatıyor."

Kore'nin vazgeçilmez politikasıdır bu. Aslında tüm ülkelerde aynı politika döner. Ne zaman ülkede ciddi bir olay olur ya bir ünlünün ilişki haberi ya da bir skandalı patlak verir. Böyle dönemlerde halkın içinde ya da siyasette bir olay olmuştur ama bu duyurulmaz ve insanların dikkati hemen başka bir skandala çekilir. Bu olay da 2005 yılında açığa çıkmasına rağmen üstü kapatılmış. 2011 yılında ise insanların ayaklanmasıyla dava yeniden açılmış.

"Gücünü tüm dünyaya haykır. Bu şarkıyı kalbine kazı. Para etrafımdaki her şeyi yönetir(HAYIR) Her şeyi yık her şeyi değiştir, yeri göğü inletiriz." 

Burada insanlığa bu şarkıyla bu korkunç olayı unutmamalarını, istersek paradan da güçlü olabileceğimizi, güçlü olduğumuzu söylüyor. Sisteme karşı çıkmamızı, isyan etmemizi istiyor. SUSMAMAMIZI istiyor.

"Dünyayı değiştir, bunu yapmaya hakkın var." 

Bu cümle ile filmin sonuna atıfta bulunduklarını düşünüyoruz. Dünyayı değiştirebiliriz, buna hakkımız var. 

"Şimdi sesini çok uzaklara kadar yay" 

Şarkının bu kısmıyla da What The Hell'in, haykırsam bile kimse yardım etmeyecek diyen çocukların sesi olduğunu, dünyanın her yerine bu sesi yaydığını anlıyoruz. B.A.P çocukların sesi oluyor, onlar için onların davasını denizaşırı ülkelere kadar anlatıyor.

"Gerçeklerin peşine düş bir kereliğine!" 

Bu olayda hem öğretmen, hem de sosyal hizmet uzmanı gerçeklerin peşine düşüyor. Eğer onlar bunu yapmasaydı gerçeği arayacak bir kişi gelene kadar o okulda çocuklar tecavüze uğramaya devam edecekti. Sadece öğretmen ve sosyal hizmet uzmanı değil, medya da bu olayın peşine düşenlerdendi. Onlar olmasa dava açılamayacaktı. Gong Jiyoung olayı araştırıp kitabında anlatmasaydı ya da Hwang Dong bu kitabın filmini çekmek istemeseydi ya da B.A.P bu olayı şarkısında anlatmasaydı ya da siz bu şarkının ardındaki gerçeği öğrenmek için bu yazıyı okumasaydınız bu çocukların yaşadıklarından haberimiz olmayacaktı. İşte bir kişinin gerçeği araması ile bugün en azından o okul kapatıldı.

"Hayatına sahip çıkmalısın!"

Şarkıda sürekli söylenen o söz. Hayatına sahip çık! Adaletsiz ve yanlış sistemi değiştirmezsen onlar seni değiştirir. Doğru. Bir gün bizim çocuklarımızın, kardeşlerimizin de böyle bir olay yaşamasını istemiyorsak ya da yaşanan böyle bir olayda susanlardan olmak istemiyorsak bu dünya bizi değiştirmeden biz bu dünyayı değiştirmeliyiz. Hayatımıza ancak böyle sahip çıkabiliriz.


Şarkı sözü analizleri bitti ama bizim üzerinde durmak istediğimiz bir konu daha var. Do-ga-ni olayının Türkiye versiyonu... Ensar Vakfı tecavüz skandalını duyanlar olmuştur.  Karaman'da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği'ne ait evde kalan 9-10 yaşlarında 45 erkek çocuğun 2012-2015 yılları arasında tecavüze maruz kaldığı ortaya çıktı. Tıpkı Silenced  filminde gösterilen Do-ga-ni hadisesinde olduğu  gibi çocuklara tecavüz edildi, şiddet uygulandı, müstehcen görüntüler izletildi ve tehdit edildiler. Çocuklar korktukları için direnemediklerini, utandıkları için kimseye bir şey diyemediklerini söylediler. Çocuklara tecavüz eden öğretmen Muharrem Büyüktürk meslekten atıldı ve tecavüz ettiği her çocuk için ayrı ayrı olmak üzere toplam 508 yıl, 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Fakat Do-ga-ni ile benzer bir ayrıntı var. Olaydaki tek suçlunun öğretmen olmadığı iddiası da gündeme geldi. Bu iddiadan sonra Ensar Vakfı halktan ve muhalefetten büyük bir tepki aldı. Fakat Aile ve Sosyal Politikalar bakanı Sema Ramazanoğlu "Bir kere olması kurumu karalamak için gerekçe olamaz" sözünü söyledi. Bazı AKP'li ve HDP'li milletvekillerinden de benzer cümleler duyuldu. Bakan ve siyasiler çocukları değil, vakfı korudu. Neden? Nedeni Do-ga-ni'de müdürün korunma sebebiyle aynı. Bizim ülkemizde de İslam ile politika ve halkta pozitif izlenim bırakan Ensar Vakfı'nın itibarı gözetildi. Sahte sözler ve maskeler bizim ülkemizde de çocukları yalnız ve yaralı bıraktı.

Değinmek istediğimiz son bir ayrıntı ise Silenced filminde tecavüzcüleri savunan avukatın bir iması var. Mahkemede tecavüz olayında çocukların izni olmadan olmasının mümkün olmadığını söylüyor. Aynı söz maalesef bizim ülkemizde de söylendi. Hakim 12 yaşında 38 kilo bir yavrucağa "Neden karşı koymadın?" dedi. İçlerinde asker, memur, muhtar gibi devlet görevlilerinin olduğu tecavüzcü 26 kişiye açılan 7 sene süren 13 yaşındaki bir başka çocuğumuzun davasının sonunda ise iyi hal indirimi uygulanarak tecavüz eden erkeklere 5-6 yıl hapis cezası uygulandı. Çocuğu pazarlayan kadınlara ise 9 yıl ceza verildi. Haber manşetleri "Satanlar iffetsiz, tecavüzcüler değil" şeklindeydi.

Dünyanın neresinde olursak olalım sistem aynı, yaşananlar aynı, utanç ve acı aynı. Bunu ancak biz değiştirebiliriz. Hayatınıza sahip çıkmanız dileğiyle....



------------------------------------------------------

Bu blog yazısı Şarkı Sözü Tartışma Gecesi etkinliklerimiz sayesinde ortaya çıkmıştır. Fikri ve bilgisi olan herkese teşekkür ederiz.

Film hakkında daha fazla detay isterseniz şu blog yazısından bakabilirsiniz: https://cnasiye.blogspot.com/2021/10/sessizlik-ne-halt-ediyorsun-silenced.html

Yorumlar